Fecir | Konular | Kitaplar

Rasûlullah'ın Sünnetinde İstişâre ve Konuyla İlgili Hadis-i Şerifler İstişârenin Önemi ve İstişâre Emri

Rasûlullah




Rasûlullah'ın
Sünnetinde İstişâre
ve Konuyla İlgili Hadis-i Şerifler

 



İstişârenin Önemi
ve İstişâre Emri:



 

Kur'ân-ı Kerim, beşeriyet kadar
eskiliğini göstermek sadedinde Hz. Süleyman'ın mektubu üzerine, takip edilecek
siyasetin tesbiti maksadıyla yakınlarını toplayan Belkıs'ın yaptığı istişâre
(27/Neml 29-33; 7/A'râf, 109-112) başta olmak üzere Firavun'un Hz. Mûsâ'ya karşı
alınması gerekli tedbirleri tesbit için etrafındakilerle yaptığı istişâreden, Hz.
İbrâhim'in, oğlu İsmail'le ilgili olarak, onun kurban edilmesi husûsunda gördüğü
rüya üzerine, çocuk İsmail'le yaptığı istişâreye (37/Sâffât, 101, 102) varıncaya
kadar kaydettiği misallerden  başka, iki ayrı âyette Hz. Peygamber (s.a.s.)'e ve
müslümanlara istişâreyi emreder. Birinci âyet, Müslümanların sosyal meselelerini
aralarında yapacakları istişâre ile yürütmelerini emreder: "...İşleri,
aralarında şûrâ iledir" (42/Şûrâ,
38). Bu âyetle alâkalı olarak belirtilmesi gereken
bir husus şudur: Burada kaydedilen parçayı Kur'ân-ı Kerim'deki ilgili metnin
bütünü içerisinde görecek olursak "istişâre emri"nin başta Allah'a iman olmak
üzere, tevekkül, büyük günahlardan sakınma, namaz... gibi İslâm'ın temel
prensipleri  meyanında zikredildiğini görürüz. Bu durum istişârenin ehemmiyetine
parmak basmayı gâye edinir: "Size verilen şey hep dünya hayatının geçici
(birer) faidesidir. Allah indinde olan (sevap) ise  daha hayırlıdır, daha
süreklidir. (Bu sevaplar) iman edip de ancak Rablerine güvenip dayanmakta, 
büyük günahlardan ve fâhiş  kötülüklerden kaçınmakta, öfkelendikleri zaman
bizzat (kusurları) örtmekte (bağışlamakta) olanlara, Rablerinin (tevhid ve
ibadete aid dâvetine) icâbet edenlere, namaz(ların)ı dosdoğru kılanlara -ki
bunların işleri daima aralarında müşâvere iledir-, kendilerini
rızıklandırdığımız şeylerden (Allah'a tâat uğrunda) harcamakta bulunanlara,
kendilerine  tagallüb ve zulüm vaki olduğu zaman elbirlik (mazluma) yardım
eyleyenlere mahsustur." (42/Şûrâ 36-38)

Diğer âyet ise, doğrudan doğruya
Hz. Peygamber (s.a.s.)'e müteveccihtir: "Onlarla iş husûsunda istişâre et"
(3/Âl-i İmrân, 159). Yani her hususta "en güzel örnek vermekle mükellef olan" Hz.
Peygamber (s.a.s.)'den sosyal meselelerin cereyanında ve amme işlerinin
tedvirinde de örnek olması, bu işlerde istişâreyi müstekar bir esas yapması
istenmektedir. Bizzat Rasûlullah: "Allah bana farzların ikamesini emrettiği
gibi müdâretu'nnâsı da emretmiştir" (Münâvî, Abdurrauf, Feyzu'l-Kadir
Şerhu'l-Câmii's-Sağîr, Beyrut, 1972, II/159; İbn Kesir, Tefsir, Beyrut, 1966, II/142)
buyurur. Müdâretu'nnâs ise, insanlara iyi davranmak, onlarla iyi geçinmek,
onlara mültefit olmak,  onları kazanmak, gönül alıcı olmak gibi içtimâî
kaynaşmayı sağlayacak davranışların hepsine birden şâmil olmuştur (Münâvî,
a.g.e. II/215, III/205).