Fecir | Konular | Kitaplar

İstihârenin Yozlaştırılıp Rüya Falına Dönüştürülmesi

İstihârenin Yozlaştırılıp Rüya Falına Dönüştürülmesi

İstihârenin
Yozlaştırılıp Rüya Falına Dönüştürülmesi

İstihâre;
aslında,
Allah'tan hayır istemek, hayır duâsı demektir. İstişâre edilerek yapmaya karar
verilen meşrû ve mubah bir eylemle ilgili olarak azmedip karar verdikten sonra,
o işin sonucunun bilinmediği için, eğer hayırlı ise Allah tarafından
kolaylaştırılıp nasip edilmesini, değilse zorlaştırılıp nasip edilmemesini
istemek için duâdır. Klâsik uygulama şekli ise, bir çeşit rüya falıdır. Bir işin
iyi ya da kötü sonucunu, önceden rüyada kestirme şeklinde kullanılarak sünnette
olan bu duâ, dejenere edilmiş ve tahrife uğramıştır. Aslında rüya, bilgi kaynağı
değildir; rüya ile amel edilmez. Rüyaların çoğu şeytânîdir veya arzuların
simgeleşmiş şekli rüya halinde ortaya çıkar. Dolayısıyla istihâreye yatmak ve
görülen rüya ile amel etmek, gayrı meşrû ve akıl dışı bir hurâfedir.

İnsanların, yapmak istedikleri bir işin
kendileri hakkında iyi veya kötü sonuçlar doğuracağını anlamak için fal vb.
uygulamalara çok eskiden beri başvurdukları bilinmektedir. Nitekim câhiliyye
Arapları bir işe başlamadan önce, üzerine "evet" veya "hayır" yazılı "ezlâm"
denilen fal oklarıyla karar verirlerdi. Kur'ân-ı Kerim "şeytan işi" olarak
nitelendirdiği bu uygulamayı yasaklamış (5/Mâide, 3, 90), peygamberler dâhil hiç
kimsenin gaybı ve dolayısıyla bir işin kendisi için hayırlı olup olmadığını
bilemeyeceğini, Allah'ın dilemesi dışında kendisine fayda ve zarar verecek bir
güce sahip bulunamayacağını bildirmiştir (7/A'râf, 188).

Enes bin Mâlik'ten nakledilen istihâre hadisinin
devamında Rasûl-i Ekrem, "Sonra kalbine ilk doğan duyguya/düşünceye bak, ona
uygun davranman hayırlı olur" demiştir (Münâvî, I/450). Buna göre
istihârenin sonucunda insanın içine farahlık, genişlik ve iç huzuru gelirse o
işi yapması; sıkıntı, huzursuzluk ve darlık hali doğarsa yapmaması daha hayırlı
görülmüştür.

İbnü'l-Hâc el-Abderî, hadislerde ifâde edildiği
şekliyle meşrû istihârenin bundan ibâret olduğunu, ayrıca bir işâret almak
amacıyla kişinin veya bir başkasının onun adına rüya görmek üzere uyumasının,
gün ve kişi adlarından uğur çıkarma gibi davranışlara başvurmasının bid'at
olduğunu belirtir (el-Medhal, IV/37-38). İbnü'l-Hâc ayrıca, istihâre ile
birlikte istişâre etmesinin de sünnete uygun bulunduğunu söyleyerek kişinin her
ikisini de ihmal etmemesi gerektiğini kaydeder (a.g.e., IV/40). Bazı kaynaklarda
rüyada beyaz veya yeşil görülmesinin o işin hayırlı olduğuna, siyah veya kırmızı
görülmesinin şer olduğuna delâlet ettiğine dair nakledilen görüşler (İbn Âbidîn,
II/27) şahsî tecrübelere dayanmakta, dolayısıyla dinî bir mâhiyeti
bulunmamaktadır (Semîr Karanî Muhammed Rızk, s. 42-43).
Zâlim
yöneticileri halkın gözünde temize çıkarmak için onların istihâreye çok önem
verdiği hakkında şâyialar yayılır, dolayısıyla halkın şer zannettiği nice yanlış
uygulamanın aslında hayır olduğu, halk anlamasa da yöneticilerin bir
bildiklerinin ve dayandıkları gerekçenin olduğu belirtilir. Böylece halkın zâlim
yöneticilere tepki duyması önlenmeye çalışılır. Şâir Accâc, Haccâc'ı överken;
onun istihâre etmeden hiçbir iş yapmadığını söyler (Divan, rakam 12, 83;
Arâcîzu'l-Arab, s. 120). Abdullah ibn Tâhir, Irak'a vali tayin edildiği zaman
babası ona, idârî kararlarını verirken istihâre etmesini tavsiye etmiştir
(Tayfûr, Kitâbu Bağdâd, s. 49). Ancak, yöneticilerin, tüm işlerini istihâre ile
yaptıkları hakkındaki rivâyetlerin çoğu uydurmadır.