Fecir | Konular | Kitaplar

Misvak ve Diş Temizliği

Misvak ve Diş Temizliği



Misvak ve Diş
Temizliği:
 
Dişler, sağlam yapıları ile
sahibinin ölümünden uzun yıllar sonrasına kadar dayanabilmelerine rağmen
bakımsızlık sebebiyle ilk kaybedilen organ sırasını da alabilir. Düzgün
konuşmanın ilk şartı olan dişler, yokluğunda psikolojik olumsuz etkisiyle
dikkatleri üzerine çekmiştir. Ön ve köpek dişleri kesip parçalamaya yararlar.
Yokluğunda yüz estetiğinde korkunç uyumsuzluk oluşur. Azıların olmaması ise,
öğütme işleminin eksikliğini neticelendirir ki; hazımsızlıkta başlayan ve
çeşitli sindirim yolu bozukluklarına sebep olan durumlara yol açtığı gibi,
yanakların içe çökmesiyle neticelenen bir görünüm bozukluğu tablosunu da verir.
Genel olarak bütün dişler besinleri parçalaması açısından lezzet almamızı
sağlar. Çiğnemeden yuttuğumuz yiyeceklerden aldığımız lezzet çok azdır.
Dişlerin en büyük düşmanları
ağızda kalan yiyecek parçalarında çoğalan bakterilerdir. Bunlar besinleri
mayalandırıp ürettikleri asitle dişi deler ve derine inerler. Diş çürüğü adını
verdiğimiz bu olay mine üzerindeki çatlaklardan bakterilerin direkt girişi ile
de olabilir. Bu patolojik durumu önlemek, ihmali halinde çabuk müdâhale (dolgu)
diş kaybına nazaran daha ucuz, ağrısız ve daha tutarlı bir yoldur. Ağız, diş ve
diş eti sağlığı bakımında diş paslarının da ehemmiyeti büyüktür. Bakımsız
ağızlarda dişlerin çiğnemeye katılmaya bölgelerinde beyaz sarımtrak renkteki
yumuşak diş pasları, uzun zaman ağızda kalırlarsa pis koku ve kötü lezzet
verirler. Bakımlı dişlerde sabah temizliğinden önce görünüp 24-48 saat içinde
bir mm. Kalınlık kazanabilir. Eski paslar mine için tehlikeli olduğu gibi, diş
etine de zararlıdır. Tükrüğün etkisinin yanında, paslar; diş taşları için bir
başlangıçtır. Genellikle iki sınıf altında toplanan diş taşları diş ile diş eti
arasına birikerek irtibatı keser ve buralarını bakteri yuvasına döndürür.
İltihaplara, kanamalara, harâbiyetlere, dolayısıyla dişin kısa zamanda göçüne
sebebiyet verir.
Salvadora Persika adı verilen,
"Erak" ağacının kök ve dallarından elde edilen misvak, Peygamberimiz (s.a.s.)
tarafından tavsiye edilmiştir. Bu fırça, adı geçen ağaçtan kesilen parçanın,
kabuğu 1-2 cm. sıyrılıp suda yumuşatılarak liflerinin açığa çıkması ile elde
edilmiş olur. Doğu Afrika'dan Hindistan'a kadar olan bölgelerde yetişen bu step
bitkisi; bol, ekonomik ve pratiktir. Taşınması kolay, formalitesi azdır. İnsana
faydalı bir alışkanlık olan devamlı fırçalamayı kazandırır. Meyvesi yenen güzel
kokulu bu bitkinin şu tıbbî faydalarından söz edilir ki; diş fırçalarına
nisbeten bir kıyaslama yapabiliriz:
1) Antiseptik bir
özelliği vardır.
2) Kokusu tükrük
salgısını arttırdığından diş etlerinin kurumasını önler.
3)  PH'ı tükrük PH' ile
aynıdır. Dolayısıyla yabancı cisim reaksiyonu göstermez. (Diş fırçalarında ise
PH'tan bahsedilemez. Ağız için tamamen yabancı bir cisimdir.)   
4)  Ege Üniversitesinde
yapılan bir araştırmada, liflerinde baklava dilimi şeklinde anizotrop basit
prizmatik billûr kristallerinin varlığı tesbit edilmiş, bunların kalsiyum oxalat
olduğu anlaşılmıştır. Bunu ise mekanik temizliğe etkisi büyüktür.
5)  Yine aynı
araştırmada tesbit edilen saprofit gram (-) bakterilerinin de faydalarından
bahsedilmiştir.
6)  Bu nebâtî fırçanın
aktif kısmı haftada bir değiştirilerek yeni bir fırça kullanma avantajı
kazandırır.
7) Toz haline getirilmiş
köklerinden macun yapılır. Kökleri kaynatılıp içilirse bel soğukluğu hastalığını
önler. Dalak bölgesi ağrıları için çorba kıvamında içmek gerekir.
8)  Diş macunları ileri
derecede bazik olduğundan ağız içi dengesini bozar. Misvakta ise yüksek
konsantrasyonlarda asit veya bazik tabiatta maddeler yoktur.
9) Bütün fırçalama
metodlarına uygulanabilmesi, ağaçtan elde edildiğinden istenilen boy, kalınlık
ve şekilde temini, fırçalama ânında liflerinin elektrikli diş fırçalarında
olduğu gibi rotasyon yapması, kuvvet fırçaya dik uygulandığından mumlu diş
iplikleriyle yapılan temizliğin elde edilmesi, onu kıyas yapılamaz bir üstünlüğe
eriştiriyor.[1]

Peygamber Efendimiz (s.a.s.)
Ebû Derdâ'ya: "Temizliğe itinâ göster ki, ömrün uzun olsun"
buyurmuşlardır. İşte bu Hz. Peygamber'in irşâdındaki hikmet, son zamanlarda tıp
ve koruyucu hekimlik ilerledikten sonra anlaşılmıştır ki, şartlarına uyulmak
sûretiyle yıkanma ömrü artırır.  
Hiç tereddüt etmeden
söyleyebiliriz ki, abdest almak kadar sağlığa yararlı bir formül bulmak mümkün
değildir. Kur'an mûcizelerinden muhteşem bir hayat reçetesi 15 asırdır farkına
bile varmadan yaşadığımız, abdest alma nimetini bir gün gelecek, inanmayanlar
bile taklit edecekler, sırf dünyevî faydası için de olsa sık sık abdest
alacaklar.
Bütün dünya, yıkanma nimetini,
Kur'an'ın gusul ve abdestle ilgili âyetinden yeni yeni öğrenmeye başladı.
Kendini uygar sayan tüm toplumlar ancak 20. asrın başlarından bu yana yüzünü
yıkıyor, banyo yapıyor. Ne var ki, abdestin hârika hikmetini 20. yüzyılın ikinci
yarısından sonra yaşayan biyolojik bilginlerinden öğrenebiliyoruz. Önce, abdest
alınca insan sağlığı neler kazanıyor, bunu inceleyelim. Abdestin 3 temel yararı
vardır.

 




[1]
Dr. M. Ayvalı, Sızıntı Dergisi, sayı 3