Fecir | Konular | Kitaplar

2) Evliya Ve Sâlih Kimseler İçin Dua Etmek Ve Adak Adamak

2




2) Evliya Ve Sâlih
Kimseler İçin Dua Etmek Ve Adak Adamak:

 

Allah'ın dininde
sâlih kimselere dua etmek, onlardan imdat dilemek, makamlarıyla tevessülde
bulunmak ve onlara adak adamak yoktur. Bunlar, tevhidi ortadan kaldıran
ibadetteki şirklerdir.

Bir kimsenin «Ey
seyyidim falan, ey mevlâm filan, elimden tut, benim için şöyle yap, benim için
Allah'a şöyle dua et, senden ve Allah'tan dilerim, derdimi gider, bana şefaat
et,» gibi sözler söylemesi veya «Meded ya Resûlullah!» demesi, tevekkülde
bulunurken Hıristiyanların «Ey Mesih! Ey Meryem!» dedikleri gibi «Ey Ali! Ey
Hüseyin!» diyerek yakarması şirk sözlerden sayılır.

Ölülere adak
adamak da meşru bir vesile değildir. Bir kimsenin «Ey seyyidim filan! Allah bana
rızk verirse, benim şu dileğim gerçekleşirse senin için şöyle yapacağım,»
şeklinde sözler söylemesi, Allah'tan başkasına adak adaması, bir ibadeti
Allah'tan başkası için sarf etmesi anlamına gelir. İslâm, bu tür işlerden
uzaktır.

«Kendi zanlarıyla
Allah'ın yarattığı ekinlerden ve hayvanlardan pay ayırarak «Bu Allah'ın, bu da
ona ortak koştuklarımızındır» dediler. Allah'a ortak koştukları için ayırdıkları
Allah'a ulaşmaz. Allah için ayırdıklarıysa ortak koştuklarına ulaşır. Ne kadar
da kötü hüküm veriyorlar.» (En'am,
6/136)

«Allah'tan başka
dua etikleriniz de sizin gibi kullardır. Doğrular iseniz onlara dua edin de size
karşılık versinler.»
(A'raf, 7/194)

«Allah'tan başka
dua ettiklerimiz bir çekirdek zarına bile sahip değillerdir. Onlara dua etseniz
duanızı duymazlar. Duysalar bile karşılık veremezlerdi. Kıyamet günü koştuğunuz
şirki inkâr edeceklerdir. Sana her şeyden haberdar olan Allah gibi kimse haber
veremez.»
(Fâtır, 35/13-14)

«Kıyamet gününe
dek kendisine karşılık veremeyecek olan Allah'tan başkasına dua eden kimseden
daha sapık kim olabilir? Onlar, dualarından gafildirler. İnsanlar hoşrolunduğu
vakit onlara düşman kesilecek ve ibadetlerini inkâr edeceklerdir.»
(Ahkâf, 46/5-6)

Görüldüğü gibi
Allah'tan başkasına yönelip dua etmek, peygamberlerin ve sâlih kimselerin
kabirleri üzerine kubbe yapmak, türbeleri başında mum yakmak, girişlere perdeler
asmak gib cahil kimselerin yaptığı ameller, Peygamber'in sallallahu aleyhi ve
sellem sünnetinden, Ashabının ve günümüze dek onlara tâbi olanların yolundan
değildir. Bu ümmetin Selef-i Sâlihîn'i radıyallahu anhüm Allah'ın
buyurduğu gibi, duanın yalnızca Allah'a has kılınan bir ibadet olduğu
inancındadır.

«Kullarım sana
benden sorarlarsa, (bilsinler ki) ben yakınım. Bana dua edenin duasına icabet
ederim. O halde bana karşılık versinler, bana iman etsinler. Umulur ki doğru
yola ererler.»
(Bakara, 2/186)

«Mescidler
Allah'ındır. Allah ile beraber bir başkasına dua etmeyin.»
(Cinn, 72/18)

«Dini ona has
kılarak Allah'a dua edin.» (Gafir, (Mü'min),
40/65)

«Kâfirler istemese
de dini Allah'a has kılarak ona dua edin.»
(Gafir, 40/14)

«Allah sana bir
dert verirse ondan başka bunu giderecek yoktur. Sana bir hayrı dokunursa bil ki,
O, her şeye güç yetirendir.» (En'âm,
6/17)

«Dua ettiğinde zor
durumda kalana icabet ederek zorluğu gideren ve sizleri yeryüzünün halifeleri
kılan kimdir? Allah ile beraber başka bir ilâh mı? Ne kadar da az
düşünüyorsunuz.» (Neml, 27/62)

Allah Resûlü
sallallahu aleyhi ve sellem, sahabesine şu gerçeği öğretmiştir.

Allah Resûlü
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur.

«Dua ibadettir.»[1]

«İstediğinizi
Allah'tan isteyin. Yardım dilediğinizde de Allah'tan yardım dileyin.»[2]

Müslüman Kardeş!
Kur'ân'da soru ve cevap hakkındaki âyetleri araştırdığımızda insanların Allah
Resûlü'ne sallallahu aleyhi ve sellem pek çok konuda sorduklarını,
bunlara cevap olarak gökten vahy geldiğini ve Allah Resûlü'nün de sallallahu
aleyhi ve sellem insanlara bunlardaki hikmetleri bildirdiğini görmekteyiz.

Bu konuyla ilgili
âyetlerden bazıları şunlardır:

«Sana ganimetleri
soruyorlar. De ki: Ganimetler, Allah ve Resûlü'nündür.»
(Enfâl, 8/1)

«Sana içki ve
kumar, soruyorlar. De ki: Onlarda büyük bir günah ve insanlar için fayda vardır.
Günahı, faydasından büyüktür. Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki:
Bağışlamadır. Allah, âyetlerini size böylece açıklar. Umulur ki düşünürsünüz.»
(Bakara, 2/219)

«Sana hayzı
soruyorlar. De ki: O bir ezâdır. Hayızlıyken kadınlardan uzak durun.»
(Bakara, 2/222)

«Sana yetimleri
soruyorlar. De ki: Onları ıslâh etmek hayırlıdır.»
(Bakara, 2/220)

«Sana kendilerine
neyin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: Size temiz şeyler helâl kılındı.»
(Mâide, 5/4)

Bu âyetler, Allah
Resûlü'nün sallallahu aleyhi ve sellem hükümler ve tebliğ noktasında
Allah ile kulları arasında bir vasıta olduğunu göstermektedir. Oysa Allah
Resûlü'ne sallallahu aleyhi ve sellem sorulan soru dua konusunda olunca
«De ki...» denilmemiş, direkt cevaba geçilmiştir.

«Kullarım sana
benden sorarlarsa (bilsinler ki) ben yakınım. Bana dua edenin duasına icabet
ederim. O halde bana karşılık versinler, bana iman etsinler. Umulur ki doğru
yola ererler.»
(Bakara, 2/186)

Bu âyet, duânın
Allah Resûlü'nün sallallahu aleyhi ve sellem diğer peygamberlerin ve
velilerin aracılığına gerek duymadığının göstergesidir. Zira Allah yakındır,
kulunun duasını işitir ve icabet eder.

Dua, uluhiyetin
özelliklerinden birisi olmaktayken nasıl Allah'tan başkasına dua ibadetini
sarfedebiliriz?

«Onlara dua
etseniz duanızı işitmezler. İşitseler bile size karşılık veremezler. Kıyamet
günü koştuğunuz şirki inkâr edeceklerdir. Her şeyden haberdar olan Allah gibi
kimse sana haber veremez.» (Fâtır,
35/13-14)

Bu özelliklerden
herhangi birini bir yaratılmışsa veren kimse onu Yaratan'a benzetmiştir. Bu,
benzetmelerin en çirkinidir.

«Onun bir benzeri
gibisi yoktur. O, çokca işiten, çokca görendir.»
(Şûra, 42/11)

Allah, kendisinden
başkasına dua etmeyi ibadet olarak isimlendirmiştir.

«De ki! Ben
Allah'tan başka dua ettiklerinize ibadet etmekten alınkondum.»
(En'âm, 6/56)

Allah,
peygamberlere, velilere ve cinlere dua edenlere karşılık vermiş onlara inkârda
bulunmuştur.

«De ki: Sizden
belâyı gidermeye veya çevirmeye güç yetiremeyen Allah'tan başka iddia ettiğiniz
ilâhlara dua edin. Dua ettikleri de hangileri daha yakın olacak diye Rablerine
vesile arar, Allah'ın rahmetini umar ve azabından korkarlar. Şüphesiz Rabbinin
azabı sakınılası bir şeydir.» (İsrâ,
17/56-57)

«Sana fayda ve
zarar veremeyecek olan Allah'tan başkasına dua etme. Eğer bunu yaparsan şüphesiz
zalimlerden dursun.» (Yunus, 10/106)

Mekke müşrikleri
de Allah'ın biricik yaratıcı ve rızk verici olduğuna inanmaktaydılar. Ama onlar
putlarla sembolize edilen velilere dua ederek onları Allah'a yaklaştıran birer
vasıta kabul ediyorlardı. Ancak Allah, onların bu vasıtalarını kabul etmemiş ve
onları küfürle nitelemiştir.

«Dikkat edin!
Halis din Allah'ındır. Ondan başkasını dost edinenler, «Onlara (putlara) ancak
bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz»derler. İhtilâf ettikleri
konuda Allah hükmünü verecektir. Allah, yalancı kâfire hidâyet etmez.»
(Zümer, 39/3)

Müşrikler, Allah'a
şirk koşmalarına rağmen şiddet ve musibet anlarında yalnızca Allah'a dua
etmekteydiler. Ancak Allah onlardan razı olmamış, şiddet anlarında kendisine has
kılınan dualarını kabul etmemiştir. Zira onlar rahatlık zamanı dua ibadetinde
Allah'a şirk koşmuşlardır.

«Sizi karada ve
denizde gezdiren odur. Gemideyken tatlı bir rüzgârın yürüttüğü ve bununla
sevinikleri sırada sert bir fırtına çıkıp dalgalar ve her yönden geldiğinde, her
yerden kuşatıldıklarını anladıklarında dini yalnız Allah'a has kılarak dua
ederler. (Derler ki:) «Bizi bu durumdan kurtarırsan şükredenlerden olacağız.»
(Allah) onları kurtardığında ise yeryüzünde haksız yere taşkınlık yaparlar.»
(Yunus, 10/22)

Bu amellerin tümü
tevhidle, nebi ve resûllerin gönderiliş amacı olan tüm varlıklara ibadet etmeyi
bırakıp ortağı olmayan bir Allah'a yönelme ilkesiyle çelişir. Peygamberler,
sâlih, halis ve şeriata uygun olmadıkça Allah'ın amelleri kabul etmeyeceğini,
şirk üzere ölenin işlediği şirk hariç tüm günahları bağışlayacağını
bildirmişlerdir.

«Allah, kendisine
ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındakileri dilediği kimseye bağışlar.
Allah'a ortak koşan büyük bir iftirada bulunmuştur.»
(Nisâ, 4/48)

 




[1]
Tirmizî, Sahih (2590), Ebvab-u Tefsir-il Kanun.

Bu hadîs, duanın en önemli ibadet türlerinden
biri olduğuna işarettir. Nasıl ki namaz, peygamber veya veli için kılınmazsa
dua da Allah'tan başka ne bir peygambere ne de bir veliye edilemez.




[2]
Tirmizî, Sahih (2034), Ebvab-u Sıfati Kıyâmet