Fecir | Konular | Kitaplar

LA İLAHE İLLALLAH'IN DİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ

LA İLAHE İLLALLAH



LA İLAHE İLLALLAH'IN DİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ
 
İbadetlerden sonra Allah
Sübhanehu ve Teala bize kendisini zikretmemizi emretmiş ve zikredenleri
övmüştür. Bunun karşılığı olarak büyük sevap vaadetmiştir.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Artık namazı bitirdiğiniz
zaman ayakta iken, otururken ve yanlarınız üzereyken Allah'ı anın." (Nisa:
4/103)
"Hac ibadetinizi bitirince
Allah'ı atalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla anın
(zikredin)..." (Bakara: 2/200)
"(Hac esnasında)
Rabbinizden rızık istemenizde herhangi bir günah yoktur. Arafat'tan indiğiniz
zaman, Meşairi'l-Haram'da Allah'ı zikredin..." (Bakara: 2/198)
"... Belirli günlerde
kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları kurban ederken Allah'ın adını
zikretsinler..." (Hac: 22/28)
"Sayılı günlerde Allah'ı
zikredin." (Bakara: 2/203)
"Beni anmak için namaz kıl."
(Ta-Ha: 20/14)
"Ey insanlar! Allah'ı çokça
zikredin. Ve O'nu sabah akşam tesbih edin." (Ahzab: 33/41-42)
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle
buyurdu:
"Teşrik günleri
(bayramlarda tekbirlerin getirildiği günler) yemek, içmek, Allah'ı
zikretmektir."[1]
"Duaların en hayırlısı
Arafat gününün duasıdır. Benim söylediğim ve benden önceki peygamberlerin
söyledikleri en hayırlı şey şudur: ‘Allah'tan başka ibadete layık ilah yoktur,
birdir, ortağı yoktur. Mülk yalnız O'nundur. Hamd yalnız O'nadır ve O her şeye
kadirdir."[2]
"La İlahe İllallah" zikirlerin
en faziletlisidir. Bu kelimenin zikir çeşitleri arasındaki yeri çok büyük
olduğundan manası ve şartları bilinip gereklerinin yerine getirilmesi gerekir.
Bu kelimeyi sadece dille söylemek yeterli değildir.
Allah'tan (c.c.), bizi ve sizi
La İlahe İllallah'ın manasını bilenlerden, gizli ve açık bütün hükümlerini
yerine getirenlerden ve O'na bağlananlardan kılmasını dileriz.
Müslümanlar her gün ‘La ilahe
illallah' kelimesini ezanlarında, kametlerinde, hutbelerinde konuşmalarında
defalarca söylerler. Şehadet kelimesi; yer ve göklerin kendisi ile kaim olduğu,
bütün mahlukatın onun için yaratıldığı, Allah'ın (c.c.) nebi ve rasullerini
kendisiyle gönderdiği, kitaplarını onun için indirdiği, şeriatini onun için
koyduğu bir kelimedir.
Bu kelime gereğince yaratıklar,
mümin ve kafir, iyi ve kötü diye iki sınıfa ayrılırlar. Bu kelime; yaratılışın
gayesi, emir ve yasakların, sevap ve cezanın kaynağı, mahlukatın kendisi için
var edildiği, sorgu ve yargılamanın kendisi hakkında yapıldığı kelimedir. Sevap
ve ceza onun üzerine kurulur. Kıble onun üzerine temellendirilmiştir. Din o
kelime üzerine tesis edilmiş, cihat kılıçları onun için sıyrılmıştır. Bu
Allah'ın (c.c.) bütün kullar üzerindeki hakkı olan kelimedir. O İslam'a giriş
kelimesi, selamet yurdu olan Cennetin anahtarıdır.
Bütün amellerin "La ilahe
illallah" kelimesi üzerine bina edilmesi sebebiyle, bu kelimenin İslam'daki yeri
ve öneminin bilinmesi tüm kullar üzerine farzdır.
Önceki ümmetler ve gelecek
milletler o kelimeden hesaba çekileceklerdir. Allah (c.c.) huzurunda kulun ayağı
iki meseleden sorulmadıkça yerinden oynamayacaktır:
1. Neye ibadet
ediyordunuz?
2. Nebi ve rasullerin
davetine ne cevap verdiniz?
Birinci sorunun cevabı:
"Bilerek ve şuurlu olarak kendisinden başka ibadete layık ilah olmayan Allah'a
(c.c.) ibadet ediyorduk."
İkincinin cevabı: "Muhammed'in
(s.a.v.) Allah'ın (c.c.) elçisi olduğunu kabul edip ona teslim olduk ve itaat
ettik."[3]
olmalıdır.
İbrahim'in (a.s.) tutunmuş
olduğu salam kulp olan ‘La ilahe illallah' kelimesi, İslam ve küfür ayrımıdır.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"İbrahim bu sözü ardından
geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki insanlar (dine)
dönsünler." (Zuhruf: 43/28)
Allah (c.c.), ilim ehli ve
melekler bu kelimeye şahitlik etmişlerdir.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Allah, melekler ve ilim
sahipleri adaleti ayakta tutarak, Allah'tan başka ibadete layık ilah olmadığına
şahitlik etmişlerdir. O'ndan başka ibadete layık ilah yoktur. O Aziz'dir,
Hakim'dir." (Al-i İmran: 3/18)
Bu kelime, bütün mahlukatın
kendisi için yaratıldığı takvadır, ihlastır, hakka şehadet ve şirkten
uzaklaşmaktır.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Ben cinleri ve insanları,
ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat: 51/56)
Allah (c.c.) rasullerini bu
kelimeyle göndermiş, kitaplarını onun için indirmiştir.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Senden önce hiçbir rasul
göndermedik ki ona ‘Benden başka ibadete layık ilah yoktur. Bana ibadet din'
diye vahyetmiş olmayalım." (Enbiya: 21/25)
"Allah, melekleri,
kullarından dilediği kimseye kendinden bir vahiy ile, ‘Benden başka ibadete
layık ilah olmadığına dair (kullarımı) uyarın' diye gönderir." (Nahl:
16/2)

İbni Uyeyne dedi ki:
Allah (c.c.) La ilah illallah'ı
hakkıyla bilen kullarını büyük nimetlerle nimetlendirmiştir.
Dünya ehli için soğuk su neyse,
Cennet ehli için de La ilahe illallah odur.[4]
Kim ‘La ilahe illallah' derse,
malı ve kanı korunmuştur. Kim de inkar eder yalanlarlarsa, malı ve kanı helal
olur.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle
buyurdu:
"Her kim ‘Allah'tan başka
ibadete layık ilah yoktur' der ve Allah'tan başka ibadet edilen şeyleri
reddederse malı ve canı haram (dokunulmaz) olur. Hesabı da Allah'a
aittir."[5]
İnsanlar İslam'a ilk önce davet
edilerek kendilerinden bu kelimeyi söylemeleri istenir. Nebi (s.a.v.) Muaz İbn
Cebel'i (r.a.) Yemen'e gönderirken ona şöyle dedi:
"Sen kitap ehli bir kavme
gidiyorsun, onları ilk olarak Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına davet
et..."[6]

                        

 



[1]
Müslim, Oruç: 23.



[2]
Tirmizi, Deavat: 133; Muvatta, Kur'an: 32.



[3]
İbn Kayyım el-Cevziyye, Za'du'l-Mead: 2/1.



[4]
Hafız İbn Receb el-Hanbeli, Kelimetü'l-İhlas: 52-53.



[5]
Müslim, İman: 8.




[6]
Buhari, Meğazi: 62; Müslim, İman: 7. Şeyh Salih b. Fevzan b. Abdullah el-Fevzan,
Tevhid: 12, Tevhid Yayınları: 4-8.