Fecir | Konular | Kitaplar

Müşriklerin Meleklere, Salihlere ve İsa'ya İbadeti

Müşriklerin Meleklere




Müşriklerin
Meleklere, Salihlere ve İsa'ya İbadeti

 

Nitekim o
müşrikler gece gündüz yüce Allah'a dua ediyorlardı. Diğer taraftan onlar
arasından salih varlıklar olduklarını ve yüce Allah'a yakınlıkları sebebiyle
kendilerine şefaatçi olsunlar diye meleklere dua ediyor, yahut Lat gibi salih
bir zata ya da İsa gibi bir peygambere dua (çağırı) da bulunuyorlardı.

Yani bu müşrikler
Allah'a ibadet hususunda çaresiz kaldıklarında yüce Allah'a dua ederlerdi.
Aralarından yüce Allah'a yakınlıkları dolayısıyla meleklere dua edenler de
vardı. Bunlar yüce Allah'a yakın olan kimse ibadete layıktır, kanaatinde idiler.
Bu ise onların bilgisizliklerinden kaynaklanan bir kanaatti. Çünkü ibadet hiç
şüphesiz bir ve tek olarak yüce Allah'ın hakkı olup, hiç kimse ibadette O'na
ortak değildir.

Aralarından Lat'a
dua edenler de vardı. Bu kelime aslı itibariyle hacılar için sevik diye bilinen
bir çeşit bulamacı yapan kişinin adıdır. Yani bu kimse onu yağda kavuruyor ve
bunu hacılara ikram ediyordu. Bu kişi ölünce, önceleri kabri başında beklediler,
sonra da ona tapındılar.

Aralarından kimisi
Allah'ın delil ve belgelerinden bir mucize olduğundan ötürü İsa Mesih'e de
ibadet ediyordu. Kimileri de yüce Allah'a yakınlıkları sebebiyle evliyaya
tapınıyordu. Bütün bunların ve dosdoğru yoldan sapıtmalarının sebebi ise
amellerinin şeytan tarafından kendilerine süslü ve güzel gösterilmesidir. Yüce
Allah şöyle buyurmaktadır:

"De ki: Amelleri
açısından en çok ziyana uğrayanları size haber verelim mi? Onlar o kimselerdir
ki dünya hayatında yaptıkları boşa gitmiştir. Üstelik kendilerinin muhakkak iyi
yaptıklarını zannederler. Onlar Rablerinin âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr
edip, amelleri boşa çıkmış olanlardır. Biz kıyamet günü onlar için ölçü
tutmayacağız."
(el-Kehf, 18/103-105)

Şunu da bil ki;
Rasûlullah sallallahü aleyhi vesellem bu şirkten ötürü onlarla savaşmış,
onları bir ve tek olarak Allah'a ibadeti halis kılmaya çağırmıştır. Nitekim yüce
Allah şöyle buyurmaktadır:

"Onun için Allah
ile birlikte başka hiç bir kimseye dua (ve ibadet) etmeyin."
(el-Cin, 72/18)

Yine yüce Allah
şöyle buyurmaktadır:

"Hak olan davet
(dua ve ibadet) yalnız O'nadır. Onu bırakıp, çağırdıkları ise kendilerine hiçbir
şekilde cevab veremezler."
(er-Râd, 13/14)

Yani Allah ile
birlikte Allah'tan başkasına ibadet ettiklerinden, ibadette O'na şirk
koştuklarını bilmiş oluyorsun. Burada maksat onların rubûbiyette Allah'a ortak
koştukları değildir. Çünkü müşrikler arasında Peygamber sallallahü aleyhi
vesellem gönderildiğinde onlar yüce Allah'ın ortaksız rab olduğuna, darda
kalanların duasını kabul edenin, sıkıntıları giderenin O olduğuna -ve buna
benzer yüce Allah'ın rubûbiyetini kabul ettiklerini ortaya koyan sözünü ettiği
diğer hususları söylediklerini- ve böylelikle bir ve tek olarak O'nun
rububiyetini kabul etmiş olduklarına inanıyorlardı.

Peygamber
sallallahü aleyhi vesellem ibadet hususunda Allah'ı tevhidi kabul etmeyen bu
müşriklerle savaşmıştır. Hatta tek başına Allah'ın yaratıcı olduğunu kabul
etmekle birlikte onların kanlarının ve mallarının helal olduğunu belirtmiştir.
Çünkü onlar yüce Allah'a ibadet etmiyorlar, ibadeti ihlâsla yalnız O'na tahsis
etmiyorlardı.