Fecir | Konular | Kitaplar

Peygamberlerin Düşmanları

Peygamberlerin Düşmanları




Peygamberlerin
Düşmanları

 

Şunu bilelim ki
yüce Allah'ın bu tevhid ile göndermiş olduğu herbir peygamberin karşısına
mutlaka birtakım düşmanların dikilmiş olması, O'nun hikmetlerindendir. Nitekim
yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Biz her
peygambere ins ve cin şeytanlarını böylece düşman kıldık. Onlardan kimi kimine
aldatmak için yaldızlı birtakım sözler fısıldarlar."
(el-En'am, 6/112)

Müellif bu
sözleriyle oldukça önemli bir hususa dikkat çekmektedir. Burada yüce Allah'ın
hikmetinin bir gereği olarak göndermiş olduğu herbir peygambere de insan ve
cinlerden birtakım şeytanları mukadder kılmış olduğunu açıklamaktadır. Çünkü
düşmanın varlığı hakkı arındırır ve onun açık seçik ortaya çıkmasını sağlar. Ne
kadar karşıt kimse ortaya çıkarsa, ötekinin delili güç kazanır. Yüce Allah'ın
peygamberler için takdir etmiş olduğu bu durum aynı şekilde onların peşinden
gidenler için de sözkonusudur. Peygamberlerin izinden gidenlerin hepsi de
peygamberlerin karşı karşıya kaldıkları hallerin benzeri ile karşı karşıya
kalırlar. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Biz her
peygambere ins ve cin şeytanlarını böylece düşman kıldık. Onlardan kimi kimine
aldatmak için yaldızlı birtakım sözler fısıldarlar."
(el-En'am, 6/112)

Bir başka yerde de
şöyle buyurmaktadır:

"İşte böylece biz
her peygambere günahkarlardan düşmanlar kıldık. Yol gösteren ve yardım eden
olarak sana Rabbin yeter."
(el-Furkan, 25/31)

Bu günahkarlar
peygamberlere, onların izinden gidenlere ve getirdiklerine iki husus ile
saldırıp, hücum ederler:

1-
Şüpheler uyandırmak.

2-
Düşmanlık ederek saldırılar yapmak.

Şüpheler
uyandırmak suretiyle yapılan saldırılara karşılık olarak yüce Allah
peygamberlerin düşmanları tarafından saptırılmak istenen kimseler için "yol
gösteren... olarak sana Rabbin yeter" diye buyurmaktadır.

Haksızca yapılan
saldırılar karşılığında da yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Peygamberin
düşmanlarının yolundan alıkoymak istediği kimselere "yardım eden olarak Rabbin
sana yeter" diye buyurmaktadır.

O halde yüce Allah
peygamberlere, onlara uyanlara hidayet verir, düşmanlarına karşı onlara yardım
eder. İsterse bu düşmanları en güçlü düşmanlar olsun. Bizim düşmanların
çokluğundan ve hakka karşı direnenlerin güçlü oluşlarından dolayı ümitsizliğe
kapılmamız gerekir. Çünkü hak İbnu'l-Kayyum'ın dediği gibi:

"Hak yardıma
mazhar olur, bununla birlikte sıkıntılarla sınanır.

Buna hayret etme o
halde, işte bu Rahmanın sünnetidir."

O halde bizim
ümitsizliğe kapılmamız caiz değildir. Aksine nefesimizi uzun tutmamız ve güzel
akıbeti gözetlememiz gerekir. Güzel akıbet takva sahiblerinin olacaktır. Umut
dava yolunda devam etmek için, onun başarısı uğrunda çalışmak için güçlü bir
itici güçtür. Diğer taraftan ümitsizlik ise dava uğrunda başarısızlığa ve
gerilemeye sebebtir.