Fecir | Konular | Kitaplar

Dua Talebi ve Selef-i Salih'in Tavrı

Dua Talebi ve Selef

Dua Talebi ve
Selef-i Salih'in Tavrı

Müellifin: "Bu
husus sabit olduğuna göre onların peygamberlerden yardım istemeleri..." ifadesi
de ikinci cevabı teşkil etmektedir. Şöyle ki insanların peygamberlerden yardım
dilemeleri (istiğase) yüce Allah'a insanları o büyük bağkifdeki halden rahata
kavuşturması için Allah'a dua etmelerini istemek kabilinden olacaktır. Bizzat
kendilerine dua etmek (ve onlardan istemek) değildir. Aksine onların Rablerine
dua etmelerine dair bir istekleridir. Bu da caiz bir şeydir. Nitekim ashab-ı
kiram da Peygamber sallallahü aleyhi vesellem'dan kendilerine Allah'a dua
etmelerini istiyorlardı. Buhari ve Müslim'de yer alan Enes radıyallahu anh.'ın
rivayet ettiği hadise göre bir adam bir cuma günü Peygamber sallallahü aleyhi
vesellem hutbe irad ederken mescide girerek şöyle demiş: "Ey Allah'ın Rasûlü!
Mallar telef oldu, yollar kesildi. Sen yüce Allah'a bize yağmur yağdırması için
dua buyur." demiş fakat ey Allah'ın Rasûlü sen bizim için yağmur yağdır
dememiştir. Aksine "Allah'a bize yağmur yağdırması için dua et" demiştir.
Peygamber sallallahü aleyhi vesellem de ellerini kaldırarak üç defa:
"Allah'ım bize yağmur yağdır" diye buyurmuştur. Yüce Allah bir bulut peydah
ederek, bulut yağmur yağdırdı. Tam bir hafta boyunca güneşi görmediler. Yağmurda
oluk oluk yağıyordu. Bir sonraki cuma yine bir adam ya da aynı adam gelerek
şöyle dedi: "Ey Allah'ın Rasûlü! Mallarımız su altında kaldı, binalar yıkıldı.
Yüce Allah'a bu yağmuru kesmesi için dua buyur" dedi. Bunun üzerine Peygamber
sallallahü aleyhi vesellem da Rabbine dua ederek şöyle buyurdu: "Allah'ım
üzerimize değil, etrafımıza (yağdır). Allah'ım tepelere, tümseklere, vadilerin
iç taraflarına, ağaçların bittikleri yerlere (yağdır)."[1]
Bunun üzerine semadaki bulutlar ayrıldı ve ashab-ı kiram (mescidden) çıkıp
güneşte (evlerine gitmek üzere) yürüyüp gittiler.

İşte bu Rasûlullah
sallallahü aleyhi vesellem'dan yüce Allah'a dua etmesi için yöneltilmiş
bir istektir. Yoksa Rasûlullah sallallahü aleyhi vesellem'ın kendisine
yapılan bir dua da değildir, ondan bir yardım istemek (istiğase) da değildir.
Böylelikle bu gibi kimselerin ortaya attıkları bu şüphenin kendilerine fayda
sağlayacak bir şüphe olmadığı anlaşılmaktadır. Aksine bu şüphe Allah tarafından
kabul edilmeyen çürük, tutarsız bir şüphedir.

Daha sonra müellif
şunu sözkonusu etmektedir: Kendisini bildiğin ve salih olduğunu da bildiğin
salih bir insana giderek ondan senin için Allah'a dua etmesini istemende bir
sakınca yoktur. Bu doğrudur. Şu kadar var ki insanın bunu bir adet haline
getirmemesi gerekir. Salih bir kişi gördüğü her seferinde o kimseye benim için
Allah'a dua et demeye kalkışmamalıdır. Çünkü böylesi selefin -Allah onlardan
razı olsun- adeti değildi. Ayrıca böyle bir tutum başkasının duasına bel bağlama
sonucunu da getirir. Bilindiği gibi insan bizzat Rabbine dua edecek olursa, bu
onun için daha hayırlıdır. Çünkü o böylelikle kendisini yüce Allah'a
yakınlaştıran bir ibadette bulunmuş olmaktadır. Şüphesiz ki dua yüce Allah'ın şu
buyruğunda olduğu gibi bir ibadet çeşididir:

"Bana dua edin,
ben de sizin duanızı kabul edeyim."
(el-Mu'min, 40/60)

Yine insan bizzat
Rabbine dua edecek olursa, kendisi de ibadetin ecrini elde eder. Ayrıca
menfaatin elde edilmesi, zararın önlenmesinin gerçekleşmesi hususunda da yüce
Allah'a güvenip dayanır. Halbuki başkasından kendisi için Allah'a dua etmesini
isteyecek olursa, bu başkasına bel bağlar ve belki de bu başkasına bağlanması
yüce Allah'a olan bağlılığından daha ileriye de gidebilir. Böylesi ise tehlikeli
bir husustur. Nitekim Şeyhu'l-İslam (İbn Teymiyye) şöyle demiştir: "İnsan bir
kimseden kendisine dua etmesini isteyecek olursa, şüphesiz ki bu yerilmiş istek
çeşitlerindendir." O halde insana gereken şudur: Bir başkasından kendisine dua
etmesini isteyecek olursa, bununla o kimsenin kendisine dua etmesi suretiyle
fayda sağlama niyetini gütmesi gerekir. O vakit bundan dolayı kendisi bir ecir
alır, belki de hadis-i şerifte belirtildiği üzere bir kimse kardeşine gıyabında
dua edecek olursa, melekler de: Amin, sana da onun gibisi olsun diye hadiste
belirtilen mükafata da nail olabilir.



[1]
Buhari, İstiska, Babu'l-İstiska-i fi Hutbati'l-Cumuati; Müslim, Salatu'l-İstiska,
Babu'd-Duai fi'l-İstiska.