Fecir | Konular | Kitaplar

Ticâretinin Prensipleri

Ticâretinin Prensipleri



Ticâretinin Prensipleri:

 

Ö'nun ticâreti diğer insanlarınkinden farklıydı. O, sadece hayatını kazanmak,
yani geçimini helâl yoldan sürdürmek istiyor; zenginlik ve servet biriktirmek
gibi arzular peşinde koşmuyordu. Çünkü bu ticarî işler, o devirde dürüst para
kazanılabilecek ender işlerdendi. Kazandıkları ancak hayatını idâme ettirmesine
yeterli oluyordu. Ancak, ne olursa olsun, her yaptığı işi en mükemmel bir
şekilde ve "el-Emîn" ve "Sâdık" vasıflarına uygun şekilde yapıyordu.         

Peygamberimiz, iş hayatını gâyet âdil ve dürüst olarak sürdürdü. Alış-veriş
yaptığı hiçbir kimsenin şikâyetine meydan vermedi. Her zaman sözünü tutar,
müşterilerine söz verdiği nitelikteki malı tam zamanında teslim ederdi. Henüz
çok genç yaşlarda dürüst ve doğru sözlü bir tâcir olduğu şeklindeki ünü her
tarafa yayılmıştı. Diğer insanlarla olan ilişkilerinde daima büyük bir
sorumluluk ve dürüstlük anlayışına sahip olmuştur. O, yalnızca hakkaniyet ve
dürüstlük esaslarına dayalı bir ticâret yapmakla kalmadı, doğru ve âdil ticarî
muâmeleler konusundaki temel ilkeleri de vaz' etti. İlişkilerindeki dürüstlük,
adâlet ve doğruluk bütün tüccar ve işadamları için takip edecekleri ebedî
kurallar haline geldi. Ticârete ilk atıldığı zamandan beri, diğer insanlarla
olan işlerinde daima sorumluluk ve dürüstlük göstermiştir. Bu konuda kendisi ile
ticâret yapmış insanların çeşitli nakilleri bulunmaktadır: Abdullah bin Hamza,
O'nunla bir alış-verişe başladığını, fakat daha ayrıntıları belirlemeden âcil
bir işinin çıkmasıyla hemen ayrılmak zorunda kaldığını anlatmaktadır. Geri
dönmeye söz verdiği halde unuttuğu için, ancak üç gün sonra hatırlayarak oraya
koşmuş ve Hz. Muhammed (s.a.s.)'in orada üç gün boyunca beklediğini belirtmekten
başka hiçbir şey söylemediğini belirtmiştir. O'nun cömertliği ve âdil kişiliği
sadece kendi çağındakilere değil; kendinden sonra gelen bütün insanlara da
ticarî münâsebetler için temel prensipler olarak kabul görmüştür.  
Hz.
Peygamberimiz, ticâret yaptığı insanlara karşı çok nâzikti ve ashâbının da öyle
davranmasını isterdi. Âllah'ın Rasûlü, peygamberliğinden önce de sonra da ticarî
işlerinde devamlı dürüst olduğu gibi; ashâbına da aynı şekilde davranmalarını
tavsiye etmişti. Medine'de devletin başına geçince ticarî sahadaki bütün
sahtekârlık, fâiz, şüphe, belirsizlik, haksız kazanç, sömürü, karaborsa gibi
unsurları çıkarıp atmıştır. Ağırlık ve uzunluk ölçülerini standartlara
bağlayarak insanların, güvenilirliği şüpheli ağırlık ve uzunluk birimlerini
kullanmasını yasaklamıştır.