Fecir | Konular | Kitaplar

Kur'ân-ı Kerim ve İtaat

Kur



Kur'ân-ı
Kerim ve İtaat:



 

Kur'ân, birçok âyetlerinde bu meseleyi de alır.
Esasen Müslüman, zımnen, Allah'ın emirlerine  itaat etmeyi peşinen kabul etmiş
insan demektir. "Kaalû belâ" diye bilinen ruhlardan alınan misakın mâhiyeti de 
temelde itaate dayanır: Ulûhiyet'e emir, ubûdiyete itaat düşmektedir. Yani Allah
emredecek, kul da itaat edecektir. İslâm'ın özü, bu emir-itaat sırrında
düğümlenmektedir.

Dinin hakiki mânâda tezâhürü, mü'min kişiye vaad
edilen, dünyevî ve uhrevî yardım, zafer, mükâfat ve nimetler hep bu "itaat"
vazifesinin yerine getirilmesine bağlanmıştır. Dünyevî saâdet, sosyal terakki, 
ferdî kemâlât hepsi "itaat" keyfiyyetine bağlıdır. Allah'a hakiki mânâda itaat
etmeyen kimse veya toplum, dinin vaadettiği dünyevî ve uhrevî mükâfatları
beklemeye hak sahibi değildir:

"Kim Allah'a ve Rasûlü' ne itaat ederse Allah
onu, altından ırmaklar akan cennetine koyar."
(4/Nisâ, 13)

"Kimler Allah'a ve Rasûl'e itaat ederlerse,
Allah'ın kendilerine nimet verdiği kimselerle beraber olur."
(4/Nisâ, 69)

"Kim Allah'a ve Rasûlü'ne itaat eder, Allah'tan
korkar ve çekinirse işte onlar kurtuluşa erenler (üstün  gelenler)dir."
(24/Nûr, 52)

"Allah'a ve O'nun Rasûlü'ne itaat edin.
Birbirinizle çekişmeyin. Sonra  korku ile zaafa düşersiniz, rüzgârınız (gücünüz
kesilip) gider. Bir de sabır (ve sebat) edin (katlanın). Çünkü Allah
sabredenlerle berâberdir." (8/Enfâl,
46)