Fecir | Konular | Kitaplar

3. Peygamber Kıssalarını Düşünüp Örnek Almak İçin İncelemek

3



3. Peygamber Kıssalarını Düşünüp Örnek Almak
İçin İncelemek:

 

Allah Teâlâ'nın şu âyeti buna delâlet
etmektedir: "Peygamberlerin haberlerinden senin kalbini teskin edeceğimiz her
haberi sana anlatıyoruz. Bunda sana gerçeğin bilgisi, mü'minlere de bir öğüt ve
bir uyarı gelmiştir." (11/Hûd, 120). Bu âyetler, Rasûlullah (s.a.s.)
zamanında oyun ve eğlence olsun diye inmedi. Bilakis yüce bir gâye için indi. Bu
gâye, Rasûlullah'ın ve O'nunla birlikte mü'minlerin kalplerini sağlamlaştırma
gâyesidir.

Allah azze ve celle'nin "Eğer iş
yapacaksanız, yakın onu da tanrılarınıza yardım edin!' dediler. ‘Ey ateş!
İbrahim için serinlik ve esenlik ol!' dedik. Böylece ona bir tuzak kurmak
istediler; fakat Biz onları, daha çok hüsrâna uğrayanlar durumuna soktuk."
(21/Enbiyâ, 68-70) kavlini düşünsen... İbn Abbas şöyle der: "İbrâhim
aleyhisselam ateşe atıldığında en son sözü ‘Hasbiyallahu ve ni'mel-Vekîl / Allah
bana yeter ve O ne güzel bir vekildir' idi." (Bkz. Fethu'l-Bârî, 8/229). Bu
kıssayı düşünürken, baskı ve işkence karşısında direnme duygusunun iman edip
imanın gereklerini hayatımıza geçirmenin kalbimize yerleştiğini hissediyoruz.

Mûsâ (a.s.) kıssasıyla ilgili Kur'an'da şöyle
buyrulur: "İki topluluk birbirini görünce, Mûsâ'nın adamları: â€˜İşte
yakalandık!' dediler. Mûsâ: ‘Asla!' dedi. ‘Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol
gösterecektir." (26/Şuarâ, 61-62). Bu kıssayı düşünürken, zâlimlerle
karşılaşınca kararlılığın özelliğini, sebat etme ve şiddet anında, ümitsizliğe
kapılanların bağrışmaları arasında kararlılık gösterme şuurunu hissediyoruz.



Firavun'un sihirbazlarının hikâyesini gözönüne
getirsek... Hani şu, hak kendilerine açıkça belli olunca, ölüm pahasına ondan
dönmeyerek kararlılık gösteren bir avuç insanın ilginç hikâyesi... Zâlimin
"Ben size izin vermeden önce ona inandınız öyle mi! Hakikat şu ki o, size büyü
öğreten büyüğünüzdür. Şimdi elleriniz ile ayaklarınızı tereddüt etmeden
çaprazlama keseceğim ve sizi hurma dallarına asacağım! Böylece hangimizin
azabının daha şiddetli ve sürekli olduğunu iyice anlayacaksınız" (20/Tâhâ,
71) tehditleri karşısında, sebat etmenin bir yüce örneğinin kalbe
yerleştiğini görüyoruz.

İman eden azınlığın hiç tereddüt etmeden
"Seni, bize gelen apaçık mûcizelere ve bizi yaratana tercih edemeyiz. Öyle ise
yapacağını yap! Sen ancak bu dünya hayatında hükmünü geçirebilirsin"
(20/Tâhâ, 72) diyerek gösterdiği kararlılık...

Yine; Yâsîn Sûresi'nde geçen mü'minin ve Firavun
ailesindeki mü'minin, yine Firavun'un karısı olduğu halde ona kafa tutup
imandaki sebatı için işkenceyle ölümü göze alan Âsiye anamızın kıssalarından,
Ashâbu'l-Uhdûd'un hikâyesi ve benzerlerinden alınacak en büyük ders, neredeyse
tamamıyla sebat üzerinedir.