Fecir | Konular | Kitaplar

Evrensel Bir İlke

Evrensel Bir İlke

Evrensel Bir İlke:


Kur'an'dan anladığımıza göre,
imtihan kuralı herkes için geçerlidir. Yani, bütün insanlar imtihan edilmektedir.
İnsanın imtihana tâbi tutulması Allah'ın bir sünnetidir. Kötüler kadar iyiler de
imtihan edilir. Peygamberler bile bu kurala istisna teşkil etmez. Meselâ Hz.
İbrahim, oğlunu kurban etmesi için emredildiği rüyayla imtihan edildi[1]
ve Hz. Yusuf, azizin karısının cinsî arzularıyla imtihan edildi.[2]
İmtihanı başaranların imanı daha güçlenir, başaramayanlar ise sapkınlıklarında
daha da ileri giderler.[3]

"O (öyle yüce Allah) ki,
hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır."
(Mülk: 67/2)

"Biz, insanların hangisinin
daha güzel amel işleyeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi, dünyanın
kendine mahsus bir zînet/süs yaptık."
(Kehf: 18/7)

"O, hanginizin amel bakımından
daha güzel olduğu hususunda sizi imtihan etmek için Arş'ı su üzerinde iken
gökleri ve yeri altı günde yaratandır."
(Hûd: 11/7)

"Her canlı ölümü tadacaktır.
Bir deneme olarak sizi hayırla da şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak Bize
döndürüleceksiniz."
(Enbiyâ: 21/35)

"İnsanlar, imtihandan
geçirilmeden, sadece 'iman ettik' demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?
Andolsun ki, Biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah,
doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır."
(Ankebut: 29/2-3)

"Yoksa, Allah içinizden cihad
edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi
sandınız?" (Âl-i
İmran: 3/142)

"Andolsun ki içinizden cihad
edenlerle sabredenleri belirleyinceye kadar ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar
sizi imtihan edeceğiz."
(Muhammed: 47/31)

"(Ey mü'minler!) Yoksa siz,
sizden önce gelip geçmiş kavimlerin başlarına gelenler size de gelmeden cennete
gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokundu ve öyle
sarsıldılar ki Peygamber ve onunla beraber iman edenler nihayet 'Allah'ın
yardımı ne zaman gelecek?' dediler. İşte o zaman (onlara), 'Şüphesiz Allah'ın
yardımı yakın' (denildi)."
(Bakara: 2/214)

"Andolsun ki, mallarınız ve
canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap
verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder
ve takvâ gösterirseniz, muhakkak ki bu, (yapılacak) işlerin en değerlisidir."
(Âl-i İmran: 3/186)

"Biliniz ki, mallarınız ve
çocuklarınız birer fitne/imtihan sebebidir. Büyük mükâfat Allah'ın katındadır."
(Enfâl: 8/28)

"Sizi yeryüzünün halifeleri
kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için, kiminizi kiminizden
derecelerle üstün kılan O'dur."
(Enâm: 6/165)

"Andolsun ki sizi biraz korku,
açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azalma (fakirlik) ile imtihan
eder, deneriz. (Ey Peygamber!) Sen sabırlı davrananları müjdele. İşte o
sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman ‘Biz Allah için varız ve biz
sonunda O'na döneceğiz' derler."
(Bakara: 2/155-156)

"Allah'ın izni olmaksızın
hiçbir musibet, (hiç kimseye) isâbet etmez. Kim Allah'a iman ederse, Allah onun
kalbini hidâyete/doğruya yöneltir. Allah her şeyi bilendir."
(Teğâbün: 64/11)
"De ki:
Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmanın size asla faydası olmaz!
(Eceliniz gelmemiş ise,) o takdirde de, yaşatılacağınız süre çok değildir. De ki:
Allah size bir kötülük dilerse, O'na karşı sizi kim korur, ya da size rahmet
dilerse (size kim zarar verebilir)? Onlar, kendilerine Allah'tan başka ne bir
dost bulurlar, ne de bir yardımcı." (Ahzâb:
33/16-17)

"İnsan, Rabbi onu imtihan edip
de ikramda bulunur ve bol nimet ve zenginlik verirse, 'Rabbim bana ikram etti'
der (kendisinin bu ikrama ve nimete lâyık olduğunu düşünür). Ama onu imtihan
edip rızkını daraltırsa, 'Rabbim bana ihanet etti' der (kendisinin buna lâyık
olmadığını sanır)."
(Fecr: 89/15-16)

"İnsana bir zarar dokunduğu
zaman Bize yalvarır. Sonra, kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimiz vakit,
‘Bu bana ancak bilgimden dolayı verilmiştir' der. Hayır! O bir imtihandır, fakat
çokları bilmezler. Bunu onlardan öncekiler de söylemişti; ama kazandıkları
şeyler, onlara fayda vermedi. Bunun için işledikleri kötülükler, onları musibete
uğrattı. Bunların içinde zulmedenlerin de işledikleri kötülükler, başlarına
gelecektir. Bu hususta Allah'ı âciz bırakamazlar. Bilmediler mi ki Allah, rızkı
dilediğine bol bol verir, dilediğinden de kısar. Şüphesiz bunda iman eden bir
kavim için ibretler vardır."
(Zümer: 39/49-52)

"Allah bir kasabayı size örnek
verir ki, o, korkudan emin ve sâkindi. Rızkı da, kendisine her bir yandan bol
bol geliyordu. Fakat bu kasaba halkı, Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük etti
de, Allah onlara, işledikleri kötülükler yüzünden açlık ve korku elbisesini
giydirip acıları tattırdı."
(Nahl: 16/112)[4]



[1]

Saffât: 37/106.


[2]

Yûsuf: 12/23-24.


[3]

Müddessir: 74/31.


[4]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.