Fecir | Konular | Kitaplar

Propaganda; Firavunların Hakkı Etkisizleştirme ve Bâtılı Savunma Silâhı

Propaganda



Propaganda;
Firavunların Hakkı Etkisizleştirme ve Bâtılı Savunma Silâhı:



 

Firavunlar toplumunda "iyi tezgâhlanmış"
propagandanın da bir güvenlik önlemi olarak gündemde tutulduğuna tanık
olmaktayız. Karşı tarafı aşağılamak, küçümsemek, alaya almak veya aldırtmak,
delilik/meczupluk damgası vurmak, yalancılığını ileri sürmek gibi yollarla
mesajı ve dâvetçiyi yıpratma taktikleri her dönemin taktikleridir. Bu
propagandalar sonucu, "hak olan" gözden düşürülmekte veya gizlenmekte,
etkisizleştirilmektedir.  Hakkı bâtıl; bâtılı hak göstermek, hakkı gizlemek ve
hakkın hâkimiyetine engel olmak, hep propagandaya ihtiyaç duyacaktır.



Firavun'un bu kabilden yaptığı propagandalara
bakalım: Firavun, "ben sizin en yüce rabbinizim!" (79/Nâziât, 24)
diyebilmekte ve propagandalarında Mısır ülkesi hükümdarlığının kendisine ait
olduğunu, hatta kendine ait olanlar içinde akan ırmaklara kadar her şeyin
bulunduğunu döne döne vurgulamaktadır (43/Zuhruf, 51). Ufak tefek kimi insanî
eksiklikleri büyüterek kamuoyuna sunmak ve böylece puan kaybına yol açmak.
Sözgelimi, duygusallığı arttığında veya kendi ana lisanı olmadığı için yabancı
şive ile konuştuğundan Firavunların dilini konuşmakta zorlanan Hz. Mûsâ için
"şu konuşamayan adam" gibisinden ifadelere başvurup rakibinin etkisini
zayıflatmaya çabalamak. Kule yapma örneğini de bir propaganda malzemesi olarak
ele almak doğru olacaktır.

Olaya olumlu yaklaşıyormuş izlenimi vererek
olumsuz sonuca vardırıcı bir tutum izleme taktiğidir kule yapma olayı. Firavun,
Hâmân'dan yüksek bir kule yaptırmasını ister (28/Kasas, 38). Propaganda
gereği, o kuleye çıkacak, "Mûsâ'nın ilâhı"na ulaşmanın yollarını arayacaktır,
görünüşte. Elbette ki amaç, bu bulacağı yola gidip, sözü edilen ilâhın
bulunmadığını görmek, daha doğrusu O'nu görmediğini söyleyerek inkârını bir
gerekçe üzerine oturtmaktır; hem de düşünmekten uzaklaştırılan kalabalıklara
inandırıcı olması düşünülen bir gerekçe ile. Daha kulenin yapım emrini verirken
kullandığı "doğrusu ben onu yalancılardan sanıyorum" (28/Kasas, 38)
ifadesi, hem bu amacının belirtisi, hem de kuleden inişinde ifade edeceği
inkârına önceden bir zemin hazırlama taktiği olarak alınmalıdır.



[1]

Firavunların düzenlerine karşı çıkanlar, Firavun
ve çevresi/egemen güçler tarafından çeşitli propagandalarla küçük düşürülmeye ve
toplumda yalnız bırakılmaya çalışılmışlar,  kitleler nezdinde gayr-ı meşrû
olarak lanse edilmişlerdir. "Ben onun dininizi değiştireceğinden, yeryüzünde
bozgunculuk çıkarmasından korkuyorum. Ben sizi doğru bir yola götürüyorum ve
size doğru gördüğümü gösteriyorum." (40/Mü'min, 26, 29) Bunlar, Firavun'un
cümleleridir. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta, Firavun'un propagandasından
ziyade, kitlelerin bu seslenişe olan teveccühleridir. Yığınlar, Kur'an'ın
tabiriyle "ateşe çağıran önderler"in peşinden gitmektedir.

Rabbimiz, Firavun'un propagandalarına kanan
Mısır toplumunu şu şekilde tanımlamaktadır: "İşte Firavun kavmini küçümsedi,
onlar da ona boyun eğdiler. Çünkü onlar fâsık (yoldan çıkmış) bir kavim idiler."
(43/Zuhruf, 54) Kitleler, şu ya da bu şekilde Firavun düzeninin devamından
yarar sağlamakta, veya yararları olduğu şekilde kandırılmaktadır. Toplum
psikolojisi, rüzgâr nereden kuvvetle esiyorsa onun etkisiyle kitlenin o şekilde
rüzgâra kapılıp sürüklendikleri şeklindedir. Böylece ateşe çağıranların izinden
gitmeye devam etmektedirler. Ama bu, Mûsâ'yı da mü'minleri de
etkilememektedir.   

 

 





[1]
Zübeyir Yetik, Her Nemruda Bir İbrahim, s. 90-91