Fecir | Konular | Kitaplar

GİZLİ ENANİYET

GİZLİ ENANİYET




GİZLİ ENANİYET

 

Enaniyetin,
yani büyüklenmenin, kendini üstün görmenin bir başka türü de gizli enaniyettir.
Gizli enaniyete sahip kişiler, tavır olarak klasik enaniyetlilerden farklıdırlar.
Aralarındaki en büyük fark, enaniyetli kişinin dışarıdan çok rahat fark
edilebiliyor olması, fakat gizli enaniyete sahip olanların zaman zaman dışarıdan
anlaşılmasının mümkün olmamasıdır.

Enaniyetli kişiler enaniyetlerini
dışarı vurmaktan, açık açık büyüklenmekten çekinmezler. Ancak diğerleri
enaniyetlerini gizlerler. Şeytani bir zekaya sahip olan bu kişiler,
enaniyetlerinin anlaşılmaması için büyük çaba harcarlar. Burada elbette ki akla
şöyle bir soru gelebilir: Bu kişiler enaniyetlerini neden gizlerler? Bunun için
neden yoğun bir enerji harcarlar?

Bunun nedenleri çeşitlidir. Klasik
enaniyetlilerden farklı olarak daha zeki olan bu kişiler, aslında neyin doğru,
neyin yanlış olduğunun farkındadırlar. Bu nedenle de, enaniyetli bir tavrın
diğer kişilerde olumsuz bir etki uyandıracağını, doğal bir öfkeye sebep
olacağını bilirler. İnsanların rızasına da son derece önem verdikleri için,
onların beğenisini kaybetmemek amacıyla enaniyetlerini gizleme yoluna giderler.
Mütevazi olmanın bir meziyet olduğunu bildikleri için, öyle görünmeye çalışırlar.

Bu kişiler gizli gizli "en akıllı",
"en haklı" olanın kendileri oldukları kanaatindedirler. Kendi gözlerinde
kendilerini neredeyse ilahlaştırmışlardır. Bu durumda herhangi bir eksikliği ya
da hatayı gururlarına yediremezler. Dolayısıyla dışarıya, yani diğer insanlara
karşı hiçbir "açık" vermemeye gayret ederler. Bu nedenle de, kendilerinin
enaniyetli bilinmelerini hiç istemez, bu özelliklerinin bilinmesinden büyük bir
utanç duyarlar. Yalnızca Allah'tan korkmaları, O'ndan sakınmaları gerekirken,
insanların rızalarını kaybetmekten korkarlar. 

Bu kişilerin en hoşlandıkları
şeylerden biri de, insanlarla içten içe, gizlice alay etmektir. Bu yolla kendi
nefislerini tatmin etme niyetindedirler. Her zamanki gibi, bunun da dışarıdan
anlaşılmamasına dikkat ederler.

Enaniyetlerini gizleme taktikleri ise
oldukça şeytanidir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bu kişiler bulundukları
ortamda en ideal kişi izlenimi uyandırmaya çalışırlar. İnsanların onları "temiz
kalpli" bilmeleri onlar için hayati konulardan biridir. Bu nedenle kendilerini
kusursuz ve masum tanıtmaya özen gösterirler. Böylelikle insanların takdir ve
beğenisini kazanmak, insanların gözünde yücelmek ve bu sayede içten içe
enaniyetlerini beslemek isterler.

Enaniyetli kişilerin kendilerini
sürekli olarak övmeleri ve ön plana çıkarmalarının yanında, gizli enaniyete
sahip olanlar kendilerini bu kadar çok övmeyebilirler. Onların planları daha
ince, daha doğrusu daha şeytanidir. Çoğunlukla başkalarının kendilerini
övecekleri doğal ortamlar oluştururlar.

Bu tip enaniyet çok tehlikelidir;
adeta bir buzdağı gibidir. (Görünen kısmı dıştan anlaşılmayan kısmıyla
kıyaslandığında çok küçük kalmaktadır.) Klasik enaniyetli kişilerin tavırları
kolayca fark edildiği için onlardan sakınmak, önlem almak mümkündür. Ancak
enaniyetlerini gizleyenlerin durumları daha farklıdır. Onların enaniyetleri geç
fark edilir. Böylece onlara öğüt vermek, içinde bulundukları durumu anlatmak
daha zor olur.

Bu tip kişiler genelde iyi bir mevki
ya da sorumluluğun ardından böyle bir ruh haline girerler. Daha doğrusu
içlerindeki hastalık, böyle durumlarda iyice pekişir. Sorumluluğun,
kendilerindeki üstün özelliklerden dolayı verildiğini düşünürler; onları bunun
aksine inandırmak da çok zordur. Özellikle bu görevde başarılı olurlarsa,
içlerini iyice kibir kaplar.

Gizli enaniyetin ortaya çıktığı daha
pek çok alan vardır. Örneğin dış görünüşte tevazulu olan makam sahibi bir insan,
bu makamını kaybettiğinde bir anda kendinden hiç umulmadık bir ruh haline
girebilir. İçine kapanık, ezik ve durgun bir yapı gösterebilir. İşte bu, onun
enaniyetinin en önemli belirtisidir. Tevazu sahibi bir kişi mal, makam, mevki
gibi özelliklerin verilmesi veya alınması durumunda tavrını değiştirmez. Çünkü
hepsinin hayırlı olduğunu bilir ve içinde bulunduğu konumda Allah'ı hoşnut etmek
için uğraşır. Aksi bir tavır gösteren insanın ise prestije, itibara önem
verdiği, dolayısıyla kibirli bir yapısı olduğu anlaşılır.

Tevazulu bir insan gayet sade bir
kişiliğe sahiptir, rahatsız edici hiçbir yönü yoktur. Ancak belirtmek gerekir
ki, abartılı tevazu gösterileri de enaniyetin önemli bir belirtisidir. Çünkü
içinde gizli bir enaniyet büyüten kişi, tevazulu olmanın takdir edildiği
çevrelerde sahte bir tevazu takınarak insanların hoşnutluğunu, takdirini,
beğenisini kazanmak ister.

Gizli enaniyet daha önce de
belirtildiği gibi beklenmedik anlarda ortaya çıkması sebebiyle önemli bir
tehlike arzeder. Etrafındakiler, kişinin ilk defa karşılaştıkları bu gerçek yüzü
karşısında şaşkınlığa düşerler. Örneğin çevresinde enaniyetsiz olarak bilinen
biri hata yaptığı ya da eleştiri aldığı bir anda çok öfkelenip, kontrolsüz
hareketler yapabilir. Bunun sebebi hatasının diğer insanlar tarafından
öğrenilmesidir; bu durum çok ağırına gitmiştir. Enaniyetinin o güne kadar ortaya
çıkmamasının sebebi ise, çıkarları ile çatışacak bir durumun oluşmamış
olmasıdır. Ancak şimdi insanların gözünde tüm prestijinin sarsıldığını düşünür
ve öyle tavırlar gösterir ki içindeki bütün büyüklenme ve azgınlık meydana
çıkar.

Gizli enaniyet ahlaki bozukluklar ile
de kendini belli edebilir. Kişi kendi eksikliği ortaya çıkmasın diye yalan
söyleyebilir ya da üstün konuma gelmek için başkalarının kusurlarını ortaya
çıkartmaya çalışabilir. Hata yapmaktan şiddetle korkar. Bir eksikliğinin
anlaşılması durumunda kendini acındırarak ya da ağlayarak şahsına gelebilecek
muhtemel tepkileri uzaklaştırmaya, böylece nefsini korumaya çalışır.

Enaniyetli kişiler hoşnutsuzluklarını
sessiz protestolara başvurarak, 'trip atarak', bozularak, küserek,
etrafındakileri tersleyerek ifade ederler. Dolayısıyla herkes bu belirtileri
gördüğünde tipik bir enaniyet vakasıyla karşı karşıya olunduğunu anlayabilir.
Oysa gizli enaniyette bu sayılanların hemen hemen çoğu yoktur. Gizli enaniyet
taşıyan kişiler dışarıdan bakıldığında neşeli, canlı, normal bir kişi gibi
görünürler. Günlük hayattaki tepkileri de genel olarak doğaldır. Hatta bazı
konularda tevazunun taklidini çok iyi yaptıkları için gerçekten öyleymiş gibi de
bilinebilirler. Fakat bu tip insanların en belirgin özellikleri, kendilerini
gözlerinde çok büyütmeleridir. Mesleklerinde, okullarında, bulundukları ortamda
veya üzerinde çalıştıkları konuda 'en iyisi' olduklarına inanmışlardır. Bu durum
bilinçaltlarına iyice işlemiştir. Yukarıda da anlatıldığı gibi, dışarıdan buna
ters düşebilecek bir tepki aldıklarında bu kişilerin durumu ortaya çıkar; aniden
saldırgan davranabilir, sinirlenebilirler. Haklarının yendiğini düşünerek kendi
içlerinde karmaşık bir ruh hali yaşamaya başlarlar. Bu da bahsedilen kişilerin
'bam telleri'nin olduğunu göstermektedir. Bam tellerine dokunulduğu anda,
enaniyetleri ortaya çıkar ve aniden bir nevi 'delilik' gösterisine başlarlar.

Gizli enaniyete sahip, kendilerini
sürekli temize çıkarmaya çalışan kişiler, belki bir müddet kalplerindeki gurur
ve kibiri insanlardan saklayabilirler ama Allah kalplerindekini en iyi bilir ve
mutlaka ortaya çıkartır. Nitekim ayetlerde de buna dikkat çekilir:

 

Şüphesiz ki, Allah, onların saklı
tuttuklarını ve açığa vurduklarını bilir; gerçekten O müstekbirleri
(büyüklenenleri) sevmez. (Nahl Suresi, 23)

 

Anlatılan her iki grubun, yani açıkça
ve gizlice büyüklenenlerin de en önemli ortak noktalarından biri, kaçınılmaz
olan mutlak sonlarıdır: Cehennem. Kuran'da dünya hayatında Rablerine karşı
büyüklenenlerin —gizli veya açık enaniyetli olması ayırt edilmeden— nasıl bir
sonla karşılaşacakları birçok ayette haber verilmiştir. Bu ayetlerden birisi
şöyledir:

 

Öyleyse içinde ebedi kalıcılar olarak
cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların konaklama yeri ne kötüdür.
(Nahl Suresi, 29)

[1]

 

 





[1] Harun
Yahya, Şeytanın Enaniyeti, Vural Yayınları: