Fecir | Konular | Kitaplar

Hz. Muhammed'in Kavmi

Hz




Hz.
Muhammed'in Kavmi

 

Peygamberimiz de kavmine
gönderildiğinde onlara Allah'ın elçisi olduğunu ve kendisine itaat etmeleri
gerektiğini söylemişti:

De ki: "Ey insanlar ben Allah'ın sizin
hepinize gönderdiği bir elçisiyim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O'nundur.
O'ndan başka ilah yoktur. O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve ümmi
Peygamber olan elçisine iman edin, O da Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır.
O'na iman edin ki hidayete ermiş olursunuz." (Araf Suresi, 158)

Görüldüğü üzere Peygamberimiz kavmine
gönderildiğinde onları Allah'a davet etmiş, hidayete çağırmıştı. Onun tebliğine
karşılık kavminin cevabı ise şöyle oldu:

"Hayır" dediler. Karmakarışık
düşlerdir; hayır onu kendisi uydurmuştur; hayır o bir şairdir. Böyle değilse
öncekilere gönderildiği gibi bize de bir ayet (mucize) getirsin." (Enbiya
Suresi, 5)

Kavminin bu cevabı Peygamber'in
anlattıklarını kavrayamadıklarından dolayı verilmiş bir cevap değildi. Verilen
karşılık kavmin sahip olduğu azgınlığın bir göstergesiydi. Onlar da diğer
kavimler gibi gurur ve büyüklenmeleri nedeniyle Hz. Muhammed'i inkar etmişlerdi.
Kuran'da kavmin içinde bulunan inkar edenlerin durumu şu şekilde
anlatılmaktadır:

Çünkü onlara, "Allah'tan başka ilah
yoktur." denildiği zaman büyüklük taslarlardı. Ve derlerdi ki: "Biz ünlenmiş bir
şair için ilahlarımızı terk mi edeceğiz?" (Saffat Suresi, 35-36)

Aynı geçmiş kavimlerde olduğu gibi
Mekke müşrikleri de, yine kibirlerinden ve büyüklenme tutkularından ötürü Hz.
Muhammed'in peygamberliğini kabul etmediler. Aslında kendileri de öyle
olmadığını bildikleri halde Peygamberimiz hakkında şairlik iddiasında
bulundular. Aynı şekilde söylediklerini kendisinin uydurduğunu, yani yalancı
olduğunu öne sürdüler.

Bu iftiralarının daha önceki
kavimlerin sözlerine bu derece benzemesi ise, bunun Allah'ın değişmeyen bir
sünneti olduğunu göstermektedir. Ancak Allah'ın değişmeyen bir sünneti daha
vardır: Elçilerini inkar eden, büyüklenen kavimlere azap indirmek, onları
dünyada ve ahirette aşağılık kılmak…

Her kavmin elçilere karşı
kullandıkları ifadelerin benzerliği çok dikkat çekicidir. Aralarında yüzlerce
yıl zaman farkı, kültür ayrılığı ve coğrafi farklılıklar olması hiçbir şey
değiştirmemektedir. Enaniyetten dolayı doğruyu göremeyen, görseler de
görmezlikten gelen inkarcılar, her dönemde aynı karakteri taşıyıp, aynı
örnekleri verip, aynı savunmaları yapmışlardır. Elbette ki sonları da aynı olmuş
ve büyüklenmeleri karşılığında aşağılatıcı azap ile karşılık görmüşlerdir.

Kuran'da bizlere bu yaptıklarının
karşılığı olarak ahiret azabından önce dünyevi azapla da cezalandırılmış olan
birçok kavmin haberi verilmektedir. Buraya kadar üzerinde durulan kavimlerden
başka Eyke, Medyen, Hicr, Ress halkları, Lut kavmi bu kavimlerden yalnızca
birkaç tanesidir. Bunların haricinde isimleri, yaşadıkları devirler,
coğrafyaları her ne kadar bilinmese de birçok kavmin helak edilerek yeryüzünden
silindiği ve hep aynı nedenle azaplandırıldığı kesin bir gerçektir:

Zulmediyorken yıkıma uğrattığımız nice
ülkeler vardır ki, şimdi onların altları üstlerine gelmiş ıpıssız durmakta:
kullanılamaz durumdaki kuyuları, yüksek sarayları. (Hac Suresi, 45)

[1]

 

 





[1] Harun
Yahya, Şeytanın Enaniyeti, Vural Yayınları: