Fecir | Konular | Kitaplar

Karun.

Karun




Karun

 

Gerçek
şu ki, Karun, Musa'nın kavmindendi, ancak onlara karşı azgınlaştı. Biz, ona öyle
hazineler vermiştik ki, anahtarları, birlikte davranan güçlü bir topluluğa ağır
geliyordu. Hani kavmi ona demişti ki: "Şımararak sevinme, çünkü Allah, şımararak
sevince kapılanları sevmez." (Kasas Suresi, 76)

Ayetlerde görüldüğü üzere Karun'un
azmasına ve kibirlenmesine sebep olan şey de malıydı. Allah kendisini denemek
için ona çok gösterişli bir hazine vermişti. Ve bütün enaniyetli insanlarda
görüldüğü gibi Karun da bunlarla şımarmıştı. Malın Allah'ın olduğunu ve dilerse
hepsini geri alabileceğini unutmuş, tüm bu hazinelerin Allah tarafından
kendisini denemek için verildiğini bile fark edememişti. Kibirinden dolayı,
aslında bunları hak ettiğini, ve bunların kendisine birtakım üstün
özelliklerinden dolayı verildiğini düşünmüştü:

Dedi ki : "Bu, bende olan bir bilgi
dolayısıyla bana verilmiştir." Bilmez mi ki gerçekten Allah, kendisinden önceki
kuşaklardan kuvvet bakımından kendisinden daha güçlü ve insan sayısı bakımından
daha çok olan kimseleri yıkıma uğratmıştır. Suçlu günahkarlardan kendi günahları
sorulmaz. (Kasas Suresi, 78)

İşte enaniyetli insanların sapkın
bakış açıları böyledir. Herşeyi veren Allah olduğu halde şükretmek ya da
bağışlanma dilemek yerine böbürlenmeyi tercih ederler. Tüm bu nimetlerin her an
ellerinden çıkabileceğini ise düşünmezler bile. Halbuki Allah, üstteki ayette de
açıkladığı gibi Karun'dan daha zengin ve güçlü pek çok kimseyi
büyüklenmelerinden dolayı helak etmiştir. Karun'u da benzerlerinde olduğu gibi
azgın enaniyetinden dolayı daha dünyadayken azaplandırmıştır. Karun kendisini
gözünde büyüttüğü kadar güçlü olsaydı hiç şüphesiz önce kendine yardımı
dokunurdu. Ancak ne itibarı, ne malı, ne topluluğu, ne de övündüğü bilgisi onu
Allah'tan gelen azaptan kurtaramadı:

Sonunda onu da konağını da yerin
dibine geçirdik. Böylece Allah'a karşı ona yardım edecek bir topluluğu olmadı.
Ve o kendi kendine yardım edebileceklerden de değildi. Dün, onun yerinde olmayı
dileyenler, sabahladıklarında: "Vay, demek ki Allah, kullarından dilediğinin
rızkını genişletip-yaymakta ve kısıp-daraltmaktadır. Eğer Allah, bize lütfetmiş
olmasaydı, bizi de şüphesiz batırırdı. Vay, demek gerçekten inkâr edenler felah
bulamaz" demeye başladılar. (Kasas Suresi, 81-82)

[1]

 





[1] Harun
Yahya, Şeytanın Enaniyeti, Vural Yayınları: