Fecir | Konular | Kitaplar

Şeytanın İnsana Dört Bir Yandan Yaklaşması

Şeytanın İnsana Dört Bir Yandan Yaklaşması

Şeytanın İnsana
Dört Bir Yandan Yaklaşması

Allah tarafından kıyametin kopmasına kadar
kendisine mühlet verilen İblis, insana nasıl yaklaşacağını yemin ederek şöyle
dillendiriyordu:

"İblis: 'Beni azdırmana karşılık, and içerim ki,
ben de onları (insanları) saptırmak için senin sırât-ı müstakimin/doğru yolunun
üstünde tuzak kuracağım. Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından,
sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden
bulamayacaksın.' dedi." (A'raf:
7/16-17)

Şeytan, insanları kandırıp saptırmak için bütün
yolları deneyeceğini açıkça söylemektedir. "Bütün cephelerden, her taraftan,
yani gücümün yettiği her yerden, insanın hangi tarafını, hangi duygusunu zayıf
bulursam; o taraftan sokulacağım. Vesvese vereceğim, kendime dâvet edeceğim.
Benim dâvetime uymazsa hiç olmazsa Allah'a isyan etmesini ona fısıldayacağım,
yani günahkâr olması için elimden geleni yapacağım." diye söz vermiştir. Şeytan
bunu yapabilecek mi? Buna gücü yetecek mi?

Aslında onun zorlayıcı bir gücü yoktur.[1]
Ama o nereden öğrenmişse; insanın karakterini, kötülüğe ve iyiliğe, hayra ve
şerre meyilli olarak yaratıldığını biliyordu. Ondaki kötü meyillere, aşırı
isteklere hitap edecekti. Aklını kullanmayanlar ile, sonunu düşünmeden
zevklerinin peşinden gidenler, onun süslü sözlerine kanacaklardı.

İbn Abbas'tan (r.a.) gelen bir rivâyete göre,
"önlerinden yaklaşacağım" demek, onları dünyaya düşkün edeceğim;
"sağlarından yaklaşacağım" demek, din işlerinde, ibadet ve amellerinde
onlara şüphe vereceğim; "sollarından yaklaşacağım" demek, onlara günah
işlerinde azgın bir iştah (şehvet) vereceğim, anlamına gelir.[2]

Katâde de diyor ki: "Onlara önlerinden gelecek
ve âhiret yok, yeniden diriliş yok, cehennem yok, cennet yok diyeceğim.
Arkalarından gelip; dünya tutkularını süsleyip, allayıp pullayıp onları bu gibi
zevklere dâvet edeceğim. Sağlarından gelip, ibadetleri (hasenâtı) zor
göstereceğim, geciktirmeye çalışacağım. Sollarından da yaklaşıp, günahları
zevkli ve süslü gösterip onlara günah işlemelerini tavsiye edeceğim."

[3]

Şeytan ve dostları, insanlara (özellikle
müslümanlara) daha çok sağdan yaklaşırlar, onları din ile, din motifleriyle
aldatırlar. Nice zâlim sömürücü ve diktatörler, kitleler üzerindeki
hâkimiyetlerini sürdürebilmek için dindar görünürler, dinî motifleri
kullanırlar. İslâm'a bağlılık ve saygıları olmadığı halde kitleleri
susturabilmek için dinî sloganlara başvururlar. Allah'ın âyetlerini çıkarları,
düzenlerinin devamı için kullanmaktan çekinmezler.

Şeytan ve dostları, insanlara önlerindeki
âhireti mümkün olduğu kadar unuttururlar. Hayatın yeme-içme ve zevklenmek
olduğunu aşılarlar. Birkaç günlük dünyayı boş geçirmemek için nefsin
istediklerini ona vermek gerektiğini iddia ederler. Onları dünyaya ve bitmez
tükenmez tutkulara bağlarlar. O tutkuların peşinden bir ömür sürmelerini temin
ederler. Ölümü ve ölümden sonrasını unutturmaya, boş hayaller peşinde koşturmaya
çaba gösterirler.

İblis ve yandaşları insana soldan yaklaşarak,
küfrü, şirki, isyanı zararsız göstermeye çalışırlar. İslâm'ın kötü (münker)
dediklerini insanlara sevimli, câzip olarak sunarlar. İçki, kumar, uyuşturucu,
zina, hak yeme, çılgınca eğlenmeyi, hayatın gayesi olarak sunarlar. Allah'ı
hatırlamayı unuttururlar. O'na ibadet etmeyin, yasaklarından kaçmayı zor ve
ağzın tadını kaçırıcı, eğlenme ve zevki engelleyici olarak gösterirler. Akla
gelmedik şeytanî metodlarla, hile ve tuzaklarla insanları Allah yolundan
uzaklaştırmak için gayret ederler.[4]

İblis ve dostlarının aldatma ve tuzaklarından,
kandırma ve şerlerinden kurtulmanın yolu, dinde ihlâs sahibi olmak, İslâm'ı
samimi bir şekilde yaşamak ve Allah'a sığınmaktır.

Yeryüzünde şeytana tâbi olup da Allah'ın
dininden yüz çevirenlere Allah; ‘Hizbü'ş şeytan-şeytan taraftarı' demektedir:

"Şeytan onları istilâ etmiş, onlara Allah'ı
anmayı unutturmuştur. İşte onlar, hizbü'ş-şeytan/şeytanın taraftarıdırlar. İyi
bilin ki hizbü'ş-şeytan mutlaka kaybedenlerdir."
(58/Mücâdele, 19)

Demek ki, yeryüzünde tâbi tutulduğu imtihanı
başarıp başaramamasına göre, insan ya şeytanın, ya da Allah'ın hizbinden olmak
durumundadır.

[5]




[1] Hıcr:
15/41-42.


[2] İbn
Kesir, 2/9.


[3] İbn
Kesir, 2/9.

[4]
M. Alagaş, Şeytan ve
Dostları, s. 27-52.


[5]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.