Fecir | Konular | Kitaplar

Yemin; Anlam ve Mâhiyeti

Yemin




Yemin; Anlam ve
Mâhiyeti

 

Yemin: Sağ el; bereket; güç, kuvvet ve güzel
mevki, yaralayıcı; kişinin bir haberi kuvvetlendirmek veya bir işi yapıp
yapmamak hususundaki azim ve iddiaya güç vermek için Allah'a kasem ya da boşama
ve köle azadı gibi bir şeye bağlamak suretiyle akit etmesi anlamında bir fıkıh
terimidir. Yemin, daha çok Allah'ın isimleri veya zâtî sıfatlarından birisi
anılarak yapılan kasem için kullanılır. Talâka veya köle âzadına bağlı olanların
yemin olup olmadığı tartışmalıdır.

Kasem ve hılf kelimeleri arasında nüanslar
olmakla birlikte "yemin" ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadırlar (Kâsânî,
a.yer; Lisânu'l Arab, XIII, 462). Türkçe'de bazen yemin yerine "and içmek"
tabirinin kullanıldığı görülmektedir. Bu mefhumun, kelimenin anlamı ile
irtibatı; yeminin söze güç kuvvet katması ve yeminleşenlerin sağ ellerini
birbirlerine vurmalarıdır (Mevsılî, el-İhtiyâr, IV, 45).

Yemin, akitlerde ve husûmetlerde sözü te'kid
için meşrûdur. Meşrûiyeti Kur'ân-ı Kerîm ve Sünnetle sabittir. Kur'ân'ın birçok
sûresi değişik cisimler üzerine yapılan yeminlerle başlar. Tîn, Şems, Fecr
sûreleri bu kabildendir. Bakara sûresinin 225. ve Mâide sûresinin 89. âyetinde
Allah Teâlâ'nın, yemin-i lağv sebebiyle kullarını müâhaze etmeyeceği
bildirilmektedir. Yine Mâide sûresinin 89. âyetinde sorumluluk getiren yeminin
mûn'akıde yemini olduğu ifade edilmekte, yeminlere riâyet emredilmekte ve
yeminini bozanların nasıl keffâret ödeyecekleri beyan edilmektedir. Bunların
yanı sıra; 16/Nahl, 38, 92, 94; 3/Âl-i İmrân, 77; 5/Mâide, 53, 108; 6/En'âm,
109; 9/Tevbe, 12, 13; 24/Nûr, 53; 35/Fâtır, 42; 58/Mücâdele, 16; 63/Münâfıkûn, 2
âyetleri de yeminin meşrûiyetinin Kur'ân'dan delilleridir.

Hz. Peygamber bir hadisinde ümmetine, babalar ve
putlar adına yemin etmemelerini, yemin edeceklerse Allah adına yemin etmelerini
ya da hiç yemin etmemelerini emretmiştir (Ahmed bin Hanbel, Müsned, II/7;
Tirmizî, Nuzûr, 8).

Rasûlullah bizzat kendisi de yemin etmiştir.
Onun yemin ederken en çok kullandığı tâbirlerden birisi: "Nefsime veya
Muhammed'in nefsine sahip olana yemin ederim ki"dir (Örnek olarak bkz. İbn
Mâce, Keffâret 1; Ahmed bin Hanbel, a.g.e., IV/16).